Hayat Defteri
Produktbeschreibung
Bu adam benim babam cümlesiyle baslayan güzel bir türkü vardir. Tabii ki benim babam, türküde tarif edilen babadan farkli. Ama ben de babamdan bahsettigim zaman türküdeki kadar cilekes, türküdeki kadar fedakar bir babadan söz ettigimden emin olarak bahsederim. Babam, Müftü Ismail Cömerte hatiralarini yazmasini ben tavsiye ettim. Ilk okuyucusu benim. Evvela yasarken okudum. Biz iki kardestik, kardesim Aysenurla ben. Annecigim Havva Hanim bizim basimizdaydi. Babam, rahmetli annecigimle birlikte o yokluk günlerinde bizi ve daha sonra dogan kardeslerimi, Canani, Berati, Betülü ele güne muhtac etmeden büyüttü, yetistirdi. Hayat Defteri, bizim evin hikayesidir. Ama bu kitabin gizli kahramani Annemdir. Yokluklari, yoksulluklari evvela annemle paylastilar ve cogu bize düsmedi, anneme düstü. Annecigimin, tam oturup dinlenecegi, emekliligi yasayacagi bir zamanda o amansiz hastaliga yakalanarak Rahmet-i Rahmana gitmesinin babami, beni ve bütün kardeslerimi nasil sarstigini, nasil üzdügünü yazi ile söz ile ya da baska bir yolla anlatamam. Babamlarin kusagi benim hayrani oldugum bir kusak. Bugünkü nesillere okumayi cazip kilan ödüllerin hic biri olmaksizin, pervanenin isiga kosmasi gibi Kuran-i Kerimi okumaya, ögrenmeye kostular. Hem de büyük bir yoksulluk icindeyken. Cumhuriyet devrinde, Osmanlidan kalma köy ve kasaba hocalarinda okuyarak hatiri sayilir bir ilme sahip olduktan sonra devletin okullarinda tahsillerini ikmal etmeye tesebbüs eden ilk kusak bu kusaktir. Gerek köy mekteplerinde gerek Imam-Hatipte, Yüksek Islam Enstitüsünde babamin Granit gibi adamlardi dedigi cok kiymetli hocalardan ilmin yani sira bir hayat tecrübesi tahsil ettiler. Hayat Defteri, hocasiyla, talebesiyle, yoksulluguyla, garipligiyle, faziletiyle, ihlasiyla bu kusagi yakindan tanimak isteyenler icin esine az rastlanir bir eser. Afiyetle okumanizi dilerim. Yusuf Ziya Cömert